Gündelik kullanımı anlamını yansıtmaktan uzaklaşmakla birlikte 'meslek' (profession) kelimesi özel bir eğitim süreci sonrasında kişilerin uygulama hakkı edindikleri faaliyet alanları için kullanılır. Kelimenin bu anlamıyla konuşursak doktorluk ve mühendislik gibi alanlar meslek tanımına girmekteyken ticaretle uğraşmak bir meslek sahibi olmak anlamına gelmemektedir. Bu alanlarda faaliyet gösterme hakkının uzun yıllara dayanan bir eğitimi gerektirmesi, aynı eğitimden geçmiş kişilerin birbirlerini denetlemesini sağlamak suretiyle verilen hizmetin kalitesini garantiler gibi görünmekle birlikte belirli bir alanın bilgisi üzerinde kurulan iktidarın olumsuz yanları da bulunmaktadır. Bu olumsuz yanlardan bir tanesi aynı meslek sahibi kişilerin mesleklerinin prestijinin arkasına sığınarak kendi yetersizliklerini gizleme eğilimidir. Bunu yaparken yoğun jargon kullanmak ("Bunu gündelik dille nasıl ifade edebilirim bilemiyorum?"), mesleğin alt uzmanlık alanları arasındaki iletişimsizliğe sığınmak ("Benim uzmanlığım o alana girmiyor ama size danışabileceğiniz bir isim verebilirim"), mesleğin bilgi alanının aşırı teknik içeriğini mazeret göstermek ("İsterseniz teknik ayrıntılara girmeyelim") en yaygın olarak başvurulan stratejilerdendir. Bu stratejiler aynı meslek alanı içinde olan kişiler tarafından bir sır gibi saklanır. Mesleklerin prestijleri bu sırrın üzerine örtülen bir örtü vazifesi görür. Mesleğin gerektirdiği uzun eğitim sürecinin rekabetin yoğun olduğu ve kişilerin kendilerini sürekli olarak geliştirmelerini gerektiren bir ortam sağlaması beklenirken ortaya çıkan sonuç genellikle kişilerin daha da tembelleşmesidir. Meslektaşlar bu çürümeyi karşılıklı olarak birbirlerini pohpohlamak suretiyle gizlerler.
Bu çürümenin karşısında saygısızlığın etkin bir mücadele aracı olduğunu söylemek mümkündür. Meslek alanına yeni girmiş kişilerin alanın eskilerine getirdikleri eleştirilerin, eleştirilmeye alışık olmayan yaşlılar üzerinde yarattığı dumur etkisi kapalı meslek alanlarında değişimi tetikleyen sınırlı dinamiklerdendir. Meslek alanının yaşlılarının kendilerini eleştiren gençler üzerinde kurmaya çalıştıkları otorite karşısında gençlerin yapması gereken, işi vurdumduymazlığa vurmak, yıllardır aynı bozuk düzen içerisinde birbirini sıvazlaya sıvazlaya yaşamaya alışmış olan üstlerinin her tür hakareti karşısında pişkin pişkin sırıtmaktır. Gençler bugünkü utanmazlıkları ile mesleklerinin geleceğini şekillendireceklerdir. Kısacası "Gençler, utanmayın!" diyoruz ve hatta burada durmayıp ekliyoruz: "Utanmayın, utandırın!".
No comments:
Post a Comment