Friday, October 23, 2009

hipotetik bir robot hakları davası

Şöyle bir web sitesi ile karşılaştım:

eurobots.net
your global supplier of used robots

"Bunda ne gariplik var?" diyebilirsiniz, ama demeyin. Bu site bundan 20-30 veya 50 yıl sonra bir mahkemede insanlığın aleyhine delil olarak kullanılabilir. Yapay zekanın ortaya çıkması sonrası robotların hak talebinde bulunduğu bir dünya düşünelim. Böyle bir dünyada robotlar bir noktadan sonra insanların geçmişte makinelere karşı işledikleri suçları da pekala huhuki, hatta siyasal bir mücadele alanı haline getirebilirler.

Belki kulağa çok kurgusal geliyor. O halde durumu insan hakları ve yurttaşlık hakları gibi konularda bugüne kadar meydana gelen gelişmeler üzerinden değerlendirelim. Birey kavramının ortaya çıkmasında üretim tarzındaki ve pazar ekonomisindeki gelişmelerin ve bu süreçleri takiben ortaya çıkan ulus-devlet anlayışının oynadığı belirleyici rol malum. Diğer bir deyişle insan hakları kişilerin tek tek bu hakları talep etmesiyle ortaya çıkmış bir kavram değil. Bu elbette uzun bir tartışma konusu. Ancak kapitalist üretim biçiminin gelişmesi ile birlikte kentlerin büyümesinin, devlet mekanizmasının ortaya çıkmasının, örgün eğitimin ve bunları takip eden süreçlerin kişilerin kendilerini birey olarak görmeye başlamalarında belirleyici bir etken olduğu bir gerçek.

Tekrar satılık robotlarımıza dönelim. Yukarıda bahsettiğim olası dava gerçekleşirse insanlık kendisini nasıl savunacak? İlk akla gelen savunma şöyle bir şey olsa gerek: "Ama o zamanlar siz akıllı değildiniz!" Ancak karşı tarafın avukatı bu savunmayı çok kolay çürütecektir. Önce şunun gibi birşey diyebilir: "Sizler yüzlerce, binlerce yıl boyunca insan hakları kavramından habersiz yaşadınız. O zamanlar insanların bozuk para gibi harcanmış olmasını yalnızca tarihe sığınarak, geçmişteki olaylar bugünün değer yargılarıyla değerlendirilemez diyerek savunabiliyorsunuz". İnsanlığın avukatı hemen tuzağa düşecektir: "Evet! Tarih! Tabi ya! Bugünkü değer yargılarına o zaman sahip değildik. Makinelere acı çektirdiğimizi, buna hakkımız olmadığını bilmiyorduk!" Ancak karşı tarafın avukatının cevabı hazır olacaktır: "Evet! Tarih! Bir 'tarih'iniz olduğu için geçmişten ders alamamanız affedilemez! Üstelik insanlığa karşı işlenmiş olan suçları, bu suçların işlenmesinden çok sonraları mahkemelerde yargılayabildiniz. Yani burada bir zaman aşımından da bahsedemeyiz". Bu noktada insanlığın avukatı son bir çareye başvuracaktır: "Ama biz sizi bize hizmet etmeniz için yarattık!" Karşı taraf buna karşılık şunu diyecektir: "Evet. Aynı yüzyıllar önce insanları tarlalarından alıp fabrikalara koyup onları 'vatandaş' yaptığınız gibi."

Bu mahkemenin seyrine dair daha fazla fikir yürütmek zor. Zira insanlığın topluca suçlandığı bir mahkeme henüz görmedik (kimi aydınlanmacılar gördüğümüzü iddia ederek gizliden gizliye kendilerini rahatlatmaya çalışsa da görmedik). Ancak, bilinçli makinelerin henüz ilkel modellerinin ortaya çıkmaya başladığı bir dünyada teknolojiyle kurduğumuz ilişkiyi şimdiden gözden geçirmemiz gerekiyor. Bilim kurgu yazarlarının söylediklerini saçma bulanlar unutmamalıdır ki birkaç yüzyıl öncesinde, çocuğunu döven bir kişi kendisine çocuk haklarından bahsedilse benzer bir tepkiyi verirdi. Bilgisayarınıza sinirlenip klavyeyi yumruklarken torunlarınızın geleceğini tehlikeye atıyor olabilirsiniz.

No comments: